Helalleşmek Ama Nasıl?

Helal ve haram mevzuları dinî birer terim. Allah’ın yememize, yapmamıza izin verdikleri helal, yasakladıkları da haram olarak nitelendirilir.

Helal ve haram mevzuları dinî birer terim. Allah’ın yememize, yapmamıza izin verdikleri helal, yasakladıkları da haram olarak nitelendirilir. Hayat nizamını tesis etmek, bu hayat içerisinde insanların sağlıklı şekilde yaşamaları ve ilişki geliştirmeleri için Rabbimizin bize koyduğu sınırları, serbest bıraktığı alanları ifade eden iki kelime.

İnsanların gündelik hayatta çok kullandıkları “Hakkını helal et!” sözü, bana pek çok yönüyle yanlış kullanılıyor gibi geliyor. Elbette üzerimizde çok ve asla ödenemez hakları olan anne ve babamıza bu kelimeleri söylemeliyiz. Onların bize karşılık beklemeksizin yaptıkları iyilikleri ne yapsak ödeyemeyiz. Haklarını helal ettirmek için onların hizmetlerinde bulunmalı, hatırlarını sormalı, aramalı, ihtiyaçlarını gidermeliyiz. Bütün bunları yaptıktan sonra yine de “Hakkınızı helal edin!” cümlesini onlara yöneltmeliyiz.

Yaşlılıktan dolayı hastalanıp yatağa düşen bir ebeveyn, kendisine bakan ve çok zorlansa da hizmetini aksatmayan evladından helallik isteyebilir. Ne yaparsak yapalım hakları ödenmez, ama büyükler muhtaç olduklarında kendilerini ağırlık vesilesi saydıklarından bu cümleyi kullanabilirler. Benim yüzümden düzenin bozuldu, rahatın kaçtı, masraf ediyorsun, sana yük oluyorum, cümlesi her muhtaç ebeveynin ağzından dökülmese de aklında hep var olur. Gerçi o bütün bunları yıllarca ve hiçbir beklenti olmaksızın evlatları için yapmıştır ama vermeye alışkın birinin almak mecburiyetinde kalması kendisinin kolay kabulleneceği bir şey olmasa gerek.

Bir eve taşındınız ve komşunuz size olağanüstü yardımcı oldu. Siz yerleşinceye kadar yemekler getirdi, çaylar demleyip yorgunluğunuzu aldı ve bu yardımlar çok makbule geçti. O zaman ona “Hakkını helal et komşum, bize maddi manevî hakkın geçti.” Diyebilirsiniz. Bunu demiş olmanız karşınızdaki insana kıymet bildiğinizi göstermesi açısından önem arz edebilir. Bundan başka bir anlam ifade edeceğini düşünmüyorum, çünkü eğer helal etmeyecek olsaydı siz istemediğiniz halde yardıma koşmazdı. Bu onun ne kadar yüce gönüllü, eskilerin deyimiyle âlicenap olduğunu gösterir.

Bunun dışındaki bütün helalleşmeler benim için anlamsız. Sebebini şöyle izah edebilirim: Eğer teşrik-i mesai ettiğimiz arkadaşlarımızla sohbet muhabbet edip yiyip içmişsek, bunu can u gönülden yapmışızdır. Kimse bir karşılık beklememektedir. Dolayısıyla helalleşmeye gerek yok. Biliriz ki hepsi bize, biz de hepsine helal etmişizdir.

Bazı durumlarda ise helallik istemek, nehirleri ters akıtmak kadar imkânsız olur. Misal vereyim:

Adam yıllarca karısını döver, evine bakmaz, çoluk çocuğunu sersefil bırakır. Çocuklar baba varken yetim, kadın kocası varken dul gibi yaşar. Seneler sonra ve ruhlarda yangınlar közlenip kül olmaya yüz tutmuşken adamın aklı başına gelir. Geri döner ve helallik ister. Bunca yılın eziyeti, cefası, acıları, yoklukları, hayal kırıklıkları, ruhî açlıkları, gözyaşıyla geçen günleri ve geceleri, hiç verilmeyen okul harçlıkları, boynu bükük geçen bayramlar, bu bir tek “Hakkınızı helal edin!” sözüyle telafi edilebilir mi? Haktan mı bahsediyorsun, hangisinden, diye sormazlar mı insana?

Alt kat komşunuz sizden bîzâr ise, ona gece gündüz rahat vermiyorsanız, deyim yerindeyse tepesinde tuz dövüyorsanız, tertemiz yıkayıp astığı çamaşırlarının üstüne halı veya kilim silkeliyor, çocuğunuzun gazoz dökmesine engel olmuyorsanız hangi hakkını helal ettirebilirsiniz?

İş yerinize eleman aldınız ve sigorta vaat ettiniz. Sigortasını yaptıktan on beş gün sonra iptal ettirerek on beş sene sigortasız çalıştırdıysanız bu on beş yılı nasıl helal ettirebilirsiniz?

Dört beş evladınız varken bütün malınızı bir çocuğunuzun üstüne devrederek öteki çocuklarınızdan nasıl helallik isteyebilirsiniz?

Yanlış iğne vurarak hayat boyu sakat kalmasına sebebiyet verdiğiniz bir delikanlının ve ailesinin hakkı ödenir mi?

Yalvara yakara isteyip düğün dernek gelin ettiğiniz bir genç hanıma hayatı dar edecek kadar zahmet ve sıkıntı verip bir de üstüne “Biz zamanında ne sıkıntılar çektik, biraz da onlar çeksin!” diyerek bunu bilinçli yaptığınızı açıklamak edepsizliğinde de bulunmuşsanız helallik sözünü ağzınıza alma hakkınız olabilir mi?

Sınıf arkadaşınızın, ev arkadaşınızın veya iş arkadaşınızın eşyalarını izinsiz kullanıyor, özelini karıştırıyor ve gizlemek istediklerini ortaya döküyorsanız, helallik isteyebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?

Trafik kuyruğunda sırasını bekleyen vatandaşları hiçe sayıp ters yollardan önlerine geçerek açıkgözlük yaptığınızda bunun kul hakkı olduğunun bilincinde misiniz? Onca insanı ne zaman ve nerede bulup helallik isteyeceksiniz? Hem niye helallik versinler?

Bir eve girip yıllarca fedakârlık yaparak biriktirdiği birikimlerini çaldınız, hayallerine ulaşmasına engel oldunuz. Bunu nasıl telafi edeceksiniz?

İnsanların duygularıyla oynayıp boş hayaller kurmalarına sebep olduktan sonra o hayallerini yer ile yeksan ettiğinizde, haklar ne olacak? Gönlünüz eğlendi belki, ya karşınızdakinin gönlü?

Yakınınızdan veya arkadaşınızdan borç istediniz, filan tarihte vereceğinize dair sözler verip yeminler ettiniz. Ödemediğiniz gibi bir de pişkinlik yaparak olanın olmayana vermesi gerektiğiyle ilgili nutuklar attınız. Hak mı bu, bu hakkı ödeyebilir misiniz? İnsanlık, ahlak, ahde vefa vs. bunun neresinde? Üstelik gerçekten ihtiyacı olup zamanında ödeyecek olan insanların bu yardımlarını engellediğinizin ve insanlar/arkadaşlar/akrabalar arasındaki ilişkiyi zedelediğinizin ve toplumsal yapıyı bozduğunuzun farkında mısınız?

Bu örnekler o kadar çok ve o kadar çoğaltılabilir ki…

Şunu demek istiyorum. Kasıtlı bir kötülük olmadıktan ve insanları bilerek kandırmadıktan, âmiyane tabirle “enayi yerine koymadıktan” sonra, bütün hatalar affedilebilir. İlişkilerde bazen birinin bazen diğerinin veya çokça bir tarafın hakkı geçebilir. Kimse bunun çetelesini tutmaz. Olmuş, bitmiştir. Yeter ki nankörlük olmasın. Kendi adıma söyleyeyim, yukarıdaki kötü örneklerden olmamak şartıyla herkese hakkımı helal ederim. Neden etmeyeyim? Yenmiş, içilmiş, konuşulup gülünmüş, helal olsun! Ama, ben helal ettiğim halde, Allah’ın amme davasına çevirdiği haklar varsa, işte onu bilemem. Zira bu hal beni aşar.

Hakkını helal et, demeyecek şekilde dikkatli, saygılı, âdil yaşamak lazım ki bu sözü söyleyemeden âlem-i bekaya irtihal ettiğimizde yani aniden öldüğümüzde arkamızdan herkes haklarını candan ve yürekten helal etsin. Biz istemeden…

NURHAYAT ÖRENCİK

Nurhayat Örencik

Nurhayat Örencik

Edebiyatçı, hikayeci, yazar.

4 Yorum “Helalleşmek Ama Nasıl?”

  1. Es selamın hocam benim günahlarım çoktu ve tövbemide ettim arkadaşlarimdandan yaptığım kötülükleri söylemek ten çekindim ve onlarında bana darılabilecek diye çok korktum ve söylemek ten çok çekindim Hakkını helâl et, üzerimde hakkın olabilir şeklinde helallik istedim ve onlarda bana hakkım sana helal olsun dedi helallik sayılırmı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir