Taşkesen’den yeni bir kitap

Tarihi roman yazarı Nurettin Taşkesen’in “Endülüs Fatihleri – Tarık bin Ziyad” eseri çıktı.

Tarihi roman yazarı Nurettin Taşkesen’in “Endülüs Fatihleri – Tarık bin Ziyad” eseri çıktı. “Fuat Sezgin’in dediği gibi Avrupa kendi medeniyet temellerini Müslümanlar aldığı bilim ve fen üzerine bina etti. Ama İslâm medeniyetinin zirvede olduğu bu sekiz asır yok sayılıyor” diyen Taşkesen, “İslâm kültür ve medeniyetinin ortaya çıkarılması, Endülüs tarihinin bilinmesiyle mümkün olacaktır” diyor.

İslâm medeniyetinin en önemli duraklarından Endülüs’ün hikayesi, Nurettin Taşkesen tarafından “Endülüs Fatihleri – Tarık bin Ziyad” adıyla romanlaştırıldı. Mihrabad Yayınları arasından çıkan tarihi roman üç ciltlik bir çalışmanın ilk adımı. İlk olarak Erzurum cephesinde Ruslara esir düşen dedesinin hatıralarını romanlaştıran Taşkesen, Kudüs kitaplarının ardından tarihi roman macerasına Endülüs ile devam ediyor. Taşkesen ile roman serüvenini ve Endülüs’ü konuştuk.

MEHMED NİYAZİ IŞIK TUTTU

Son yıllarda tekrar okur bulan belge romanların kıymeti hakkında ne söylemek istersiniz?

Gençler tarih okumayı, ders kitabı okumak gibi görüp sıkıcı buluyor. Tarihi olayların akılda kalıcı olması için ve daha rahat okunabilmesi için belge romanın kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda örnek aldığım kişi Mehmed Niyazi hocamızdır. Tarihimizde o kadar çok kahramanımız var ki, yapay isimler üretmeye hiç gerek yok, derdi. Onun Yemen, Çanakkale, Plevne romanları herkese olduğu gibi bana da ışık tutmuştur.

Niçin Kudüs sonrası Endülüs’ü tercih ettiniz?

Kudüs’ü, Endülüs’ü yazacağımı söylediğimde çevremden şöyle tepkiler aldım: Genelde zaferler, fetihler yazarlarımız tarafından tercih edilir ancak yenilgileri, işgalleri yazmak çok zordur. Bunun bilinciyle İslâm’ın bu çok önemli medeniyetini yazmaya çalıştım. 711 yılında başlayıp sekiz asır süren uzun bir tarih ve büyük bir medeniyet söz konusu. Endülüs fatihleri arasında tabiinden olanlar var. Tarihimizin önemli bölümünün göz ardı edildiğini düşünüyorum.

Endülüs’teki 8 asrı nasıl özetleyebiliriz?

Tarık bin Ziyad İspanya’ya geçtiğinde Lekke Vadisi’nde 70 bin kişilik Vizigot ordusunu, 12 bin kişiyle mağlup ederek çok önemli bir zafer kazanıyor. Daha sonra Aryan mezhebine bağlı Hristiyanlar’la Museviler Vizigotlar’dan baskı ve zulüm gördüğünden Müslümanlara kurtarıcı gözüyle bakıyor. Roger Garaudy’nin dediği gibi Müslümanlar geldiklerinde kurtarıcı olarak karşılanıyorlar ve nerdeyse savaşmadan birçok şehre giriyorlar. Musa bin Nusayr ve Tarık bin Ziyad koca İber Yarımadasını 3 sene içinde alıyor. Devam eden yıllar içinde de İslâm’ın İspanya’da benimsendiğini görüyoruz. Katoliklerin reconquista (Yeniden fetih) düşüncesiyle Kuzey’den Güney’e doğru saldırıp Müslümanları tamamen atmaları sekiz yüz sene sürüyor.

Endülüs’teki ilim adamlarının etkisi nedir?

Avrupa kendi temellerini Yunan medeniyetine dayandırıyor bugün ama aradaki sekiz asrı yok sayıyor. Avrupa, Yunan medeniyetini Arapça üzerinden öğrendi. Avrupa kendi medeniyet temellerini Müslümanlar üzerinden attı diyor Fuat Sezgin hocamız. İlim ve fen alanındaki gelişimlerin ortaya çıkarılması, Müslümanların üstün olduğu dönemler hakkında bilgimizi arttıracaktır. Fuat Sezgin’i keşfettikçe Endülüs’ü de keşfedeceğiz. Avrupa saraylarındaki kütüphanelerde 80 kitap varken Endülüs’te 400 bin kitap olduğunu tarih ortaya koyuyor. Sadece insanlar değil kitapları da yargılıyorlar. Avrupa Ermeni meselesini öne sürebilirken biz bu zulümleri anlatamadığımız için farklı algılar oluşuyor. Engizisyon mahkemelerinin binlerce Müslüman ve Yahudi’yi işkence altında öldürüp diğerlerini zorla Katolik yaptıkları yetmezmiş gibi yüz binlerce kitap meydanlarda yakıyor. İslâm kültür ve medeniyetinin ortaya çıkarılması, Endülüs tarihinin bilinmesiyle mümkün olacaktır.

Dünyada ilk defa aydınlatılmış sokaklar, Kurtuba’dadır. Elbise, müzik, mutfak, temizlik, şiir kültürünün temeli Endülüs’tür.

Son bölüm Gırnata

Endülüs Fatihleri’nin devamı gelecek mi? Endülüs çok geniş bir alanı kapsıyor. Konuyu üçe ayırdım. Bu kitapta ilk 100 yıl bulunuyor. İkinci bölümde ise Avrupa Rönesansı’nın temeli sayılan İslâm medeniyetini anlatmak istiyorum. Son bölümde de Gırnata ve El Hamra’yı ele almaya çalışacağım.

Yeni Şafak

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir